{ "title": "Suyun Faydaları", "image": "https://www.su.gen.tr/images/suyun-faydalari.jpg", "date": "22.01.2024 00:06:35", "author": "Seyyid", "article": [ { "article": "Suyun faydaları dünya üzerinde yaşamı elverişli kılacak kadar fazladır. Esasen suyun evrende bulunan diğer bileşiklerden özel olarak hiçbir farkı yoktur. Örneğin, Satürn gezegeninin uydusu ve yapısal olarak dünyamıza çok benzeyen Titan'ın atmosferi metan gazından ve denizleri de bu gazın sıvı halinden oluşmuştur. Mars gezegeninin de yapısal olarak dünyamıza oldukça benzediği söylenebilir fakat, onun da atmosferi karbondioksitten oluşmaktadır. Yapısal olarak birbirlerine benzeyen bu üç büyük gök cisminde tek fark dünyada canlı yaşamının olmasıdır. Bir başka deyişle, canlılığın sebebi sudur.

Suyun faydalarını hayatımızın her anında kişisel ve toplumsal olarak ayrı ayrı hisseder ve gözlemleriz. Canlı yaşamının her anında ve alanında su oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Dünya üzerinde bulunan tüm canlılar hücrelerden meydana gelmektedir. Bu hücreler canlının farklı bölümlerini ve organlarını meydana getirmek için farklılaşmışlardır. Örneğin, bir beyin hücresi bir deri hücresinden ve bu ikisi de bir kas hücresinden oldukça farklıdır. Bu kadar fazla olan yapısal farklılığa rağmen hücrelerin ihtiyaçları ortaktır: Besin ve enerji.

Günlük hayatımızda aldığımız besinler sindirim sisteminde işlenerek kana karışır ve bu küçük parçalar analiz edilmek üzere hücrelere gönderilir. Sindirim sırasında etkili olmasının yanı sıra, bu aşamada da taşıyıcı görevinde bulunan bileşiklerden biri de sudur. Besin olarak hücreye getirilen bu küçük parçaların hücre içine girmesi ve işlendikten sonra atıklarının taşınması görevi de yine büyük ölçüde suya aittir. Bunların haricinde vücut ısısının ve kan hacminin dengelenmesi de suyun faydaları arasındadır. Hal böyleyken açıktır ki canlı yaşamının oluşmasına ortam hazırlamasının devamında canlılığın sürekliliğini sağlayan etkenlerin başında da su gelir.

Suyun faydaları hayatımızın birçok alanında karşımıza çıkmaktadır. Örneğin su molekülü yanıcı iki farklı gazdan oluşmasına rağmen söndürücü özelliğe sahiptir. Su molekülü iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluşur. Veya iyon tanımına göre bir adet hidroksit (H+) ve bir adet hidronyum (OH-) iyonundan meydana gelir. Bu yapı suyun nötr olmasını fakat, kendi içerisinde belirli elektriksel çekim kuvvetlerini ortaya çıkarmasını sağlar. Bu sayede su molekülleri birbirlerine tutunarak, örneğin, okyanusları, denizleri, gölleri ve akarsuları oluştururlar. Bu büyük su kütleleri de canlı yaşamı için karadan daha elverişli bir habitattır. İnsanoğlu gerek beslenme gerekse farklı ihtiyaçların karşılanmasında bu su canlılarından faydalanmıştır. Söz konusu çekim kuvvetleri aynı zamanda suyun başka moleküllere de kolayca tutunabilmesini sağlar. Bu sayede bitkiler topraktan aldıkları suyu ve besinleri de bu su aracılığıyla en üst dallarına ve yapraklarına kadar taşıyabilmektedir.

Tüm canlıların vücutlarındaki su oranı farklıdır. Hatta türlerin kendi içerisinde dahi farklılıkları mevcuttur. Örneğin, yetişkin bir erkeğin vücudundaki su oranı %60 civarındayken, küçük çocuklarda bu oran %65 ile %70 arasında olabilir. Yetişkin kadınlarda ise %50 seviyelerinde seyrettiği tespit edilmiştir. Suyun başlıca faydası yaşamımızı devam ettirmek olduğu için, günlük hayatta su tüketimine dikkat edilmelidir. Uzun süre susuz kalmak bazı yaşamsal aktiviteleri azar azar etkileyerek ileride kalıcı olabilecek rahatsızlıklara sebep olabilir.

Su, aynı zamanda insanoğlunun medeniyet gelişiminde de büyük rol oynamıştır. Eski kabilelerde ve daha sonraki toplumlarda yerleşik hayat genellikle su kenarlarına kurulmuştur. Ayrıca, birçok ticaret yolu da akarsulara uygun şekilde düzenlenerek uygulanmıştır. Günümüzde de büyük denizler ve okyanuslar, deniz taşıtlarına yol olmuş ve büyük ticari sevkiyatların ucuz yöntemlerle gerçekleştirilmesine olanak sağlamıştır.

Suyun faydaları yetiştirilme aşamasından başlayarak, yediğimiz yiyeceklerde ve aldığımız besinlerde de etkisini göstermektedir. Avcı-toplayıcı toplumlardan yerleşik hayata geçme aşamasında en büyük rolü oynayan tarım, su sayesinde gerçekleştirilebilmekte ve devam ettirilebilmektedir. İnsanoğlu zamanla su kanallarıyla tarımı güçlendirme yollarını öğrenmiştir. Fakat, toprağın zenginleşmesini ve tarıma elverişli hale gelmesini sağlayan en büyük etken suyun bir diğer formu olan yağmurdur. Uzun süreler yağmur yağmayan topraklar verimsizleşerek çölleşmeye yüz tutmaktadır. Bu da insanoğlunu şimdilik dolaylı yoldan etkileyen bir durumdur. Fakat, gelecekte çölleşmenin ilerlemesi ciddi kıtlık sıkıntılarına yol açacaktır. Bunun da tek çözümü sudur.
" } ] }